15 Ağustos 2009 Cumartesi

6 Ağustos - Bundeslager 8.Gün

Aylar önce başlanan çalışmaların sonuna geldik. Dün akşam şarkı yarışmasının tamamlanmasıyla, bu kamptaki hazırlandığımız organizasyonların hepsi son buldu. Kampın sonuna yaklaştıkça, her güzel şey gibi, BuLa'nın da kısa süre sonra sonlanacağı ve hayatımıza kaldığımız yerden devam edeceğimiz gerçeği yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladı. Bu sabah uzun bir süreden sonra tekrar Türkiye ile konuştum; ÖSS sonuçları henüz açıklanmamış. Sıcak bir gündü ve biz dünden konuşup ayarladığımız bir obayla buluşacaktık. Geisterburg İzci Grubu'ndan yeni arkadaşlar edinmiş olduk. Bu sıcak günde yapılabilecek en iyi aktiviteyi yaptık: su savaşı!
Daha sonra Caro, Swentsche, Sabah ve Ronja ile oturup Türkçe ve Almanca şarkılar söyledik. Bu izci grubu aynı zamanda dünkü şarkı yarışmasını da kazanan (Schweine Grippe isimli şarkı ile) eğlenceli bir izci grubu.
Her şey yolunda ve tıkırında,
Herkese sevgilerle...

Egemen Bakırcı

14 Ağustos 2009 Cuma

4-5 Ağustos - Bundeslager 6.7. Gün (Hayk)

Bundeslager'in en çok beklenen aktivitesi sonunda gelmişti. Sakarya'dan 4 oba hajka, 1 oba da Workcam'e katılmıştı. Alelacele eşyalarımızı toplayıp kahvaltımızı yaptıktan sonra otobüslere doğru yol aldık. Otobüsten bizi durağa indirdiklerinde ilk yarım saatimizi Hike-book'u anlamaya verdik. Olmayınca vazgeçip yola koyulduk. Hike'ın bizi yormayacağını biliyorduk, ama bu kadarını da beklemiyorduk. 10'ar dakikada vardığımız duraklar, toplam 20 kilometrelik bir parkur ve Türkiye'de alıştığımızın aksine yokuşsuz, dümdüz bir yol! Her durduğumuz yerde oyalanmamıza rağmen 17:00'da kampa en yakın yer olan Birkenfeld'e varmıştık. Yol boyu Türkischer Abend'dan kalan cezerye ve acukaları yediğimiz için sıcak bir yemek arıyorduk. Koskoca Birkenfeld'de sıcak yemek satan doğru düzgün bir yer bulamamıştık. Marketten abur cubur alıp tek açık gördüğümüz yer olan pizzacıya gittik. Pizzacıda yemeğimizi yedikten sonra kalacak bir yer aramamız gerekiyordu. Kampa giden yolda olabileceğini düşünüp bir dondurmacıya yolu sorduk. İşte o an, hike'ın dönüm noktasıydı.

Bir çift bizi görüp evine davet etti. Karı koca bisikletle kampı ziyaret edip, evlerine dönerken dondurma almak istemişler ve şans eseri bizimle karşılaşmışlardı. Hepimiz yüzümüde kocaman bir sırıtışla evin yolunu tuttuk. İnanamıyorduk bu kadar şanslı olduğumuza; ama bu daha bir başlangıçtı. Ev triplex bir villaydı ve görünce gözlerimiz kamaşmıştı... Ve sonunda rüyalar evine ayak basmıştık. Ev sahibi bizi alt katta sauna odasına götürdü; biz de şaşkın şaşkın bakıyorduk. Bir anda banyoyu gördük ve hepimiz çılgınlar gibi zıplamaya başladık. Dile kolay; sıcak su ile duş imkanı... Tam o anda ev sahibi 6 havlu ve bir sürü şampuanla yanımıza geldi. Sıcak duşumuzu alıp tertemiz olduktan sonra, yukarı kata ailenin yanına çıktık. İnanılmaz bir evdi. Ev sahipleri o kadar yardımseverlerdi ki, tüm hike sorularını, görevlerini birlikte yaptık. İnanılmaz bir şekilde her şey tıkır tıkır işliyordu. Ama bir yandan da eğleniyorduk: bilardo, langırt, internet, harika gitarlar; tam bir hayal eviydi... Ama vakit geç oldu ve yatmaya gittik. Sabah uzun zamandır özlediğimiz muhteşem bir kahvaltı yapıp, buruk bir sevinçle kampa döndük...

Batuhan Solmaz

3 Ağustos - Bundeslager 5. Gün

Merhabalar!
Bugün kampın bizim için en önemli günlerinden biri, çünkü bugün Türkischer Abend vardı.

Akşamki menüde bulunan yemeklerin pişmesi epeyce zaman aldığından ben dahil birkaç kişi sabahtan yemek hazırlıklarına başladık. Grubun geri kalanı duş almak için kamp alanının yakınındaki havuza gitti. Malum kampın beşinci günü ve herkes gerçekten pislendi. Ben de kötü kokmama rağmen havuza gidemedim, malesef.

Hazırlık safhası oldukça hareketli geçti. Bir saat içinde yaklaşık on kilo soğan doğradım. Mercimek köftesi, irmik helvası, cezerye, sahlep, ekşili köfte, piyaz, komposto derken zaman çabucak geçti ve aylardır hazırlandığımız gösteriye geldi sıra.

Akşam için alt kampımız Die Drei Fragezeichen'ın (3 soru işareti demek - Alt kampımızın adı) kafesini kullandık. Kafe böyle bir gösteriye fazlasıyla uygundu. Saman koltuklar, ufak bir sahne, masalar ve staff için ayrı bir bölme vardı.

Gece bilek güreşi, acı yeme yarışması, göbek dansı (oryantal), Türk kahvesi ve yanında fal, şarkılar, türkülerle sürdü.

Saat 19:00'dan 23:30'a kadar süren akşamda misafirler gerçekten eğleniyor gibi görünüyorlardı. Sanırım yaptıklarımızı oldukça ilginç buldular. Türkiye'yi insanlara bu kadar iyi tanıtmak, kültürümüzden ufak da olsa bir şeyler göstermek ve karşılığında yaptıklarımıza değer veren insanlarla güzel bir akşam geçirmek çok büyük birzevkti benim için.

Türkischer Abend bittiğinde oldukça yorgunduk. Çok hızlı bir şekilde kafeyi toparladık, eşyaları Jurte'ye taşıdık. Hala enerjisi olan arkadaşlar alt kamp civarında gezinirlerken ben erkenden yatmayı tercih ettim. Ne de olsa yarın sabah 8:30'da hajka çıkmak için toplanacağız. İyice uykumuzu almamız, dinlenmemiz lazım.

Bugünü de atlattık, üstümüzden büyük bir yük kalktı! :)

Sevgilerle...
Ayşe Özlem Koruyucu

2 Ağustos - Bundeslager 4. Gün

Selamlar
Kampta geçireceğimiz gün sayısı az kalmış yahu. Zaman çok hızlı geçiyormuş kampta. 4. gün olmuş...

Bugün herkes farklı bir gün geçirdi. Herkes, kamptan önce internetten yer ayırttığı programlarda eğlendi, öğrendi, eğlendirdi, öğrendirdi, yeni arkadaşlar edindi. Ben kendi günümü anlatayım yavaştan...

Öğleden önce aktivitesi olarak sabunlu suyla baloncuk yapmaya gittim. Sabunlu sudan baloın yapmak için yarım saat kadar ucunda yün kaplı yuvarlaklar olan sopalar hazırladık. Ve ben de oradaki Alman izci arkadaşlarıma elle baloncuk yapmayı öğrettim. Hani başparmağınla işaret parmağını yuvarlak yapıp üflersin ya; işte onu görünce çok şaşırdılar.

Öğleden sonra da, "Run for Records" (Rekorlara Koş) adı altında, en hızlı şekilde ekmek yedim, su içtim, ip çektim, en uzağa odun attım. Hiç değilse denedim.

Tabii ki kampın amacı bu oyunlar değil, arkadaş edinmek. Bu oyunlarla veya onlarsız her birimiz bir çok arkadaş edindik. Evimize döndüğümüzde de devam ederse bu arkadaşlıklar, sizler de tadını çıkarabilirsiniz.

Sevgilerle, hepimiz çok iyiyiz.
Umur Cem Akbaş

1 Ağustos - Bundeslager 3. Gün

Bugün Stammes Tag (İzci Grubu Günü)'ımız olduğu için kardeş izci grubumuz Hubertus ile Trier'e geziye gittik. Sabah kahvaltıda grubun yarısının acı çektiği ekşi ekmekli ama gerisi evdeki kahvaltılara taş çıkaran öğünümüzü yedikten sonra herkes hazırlıklarını tamamladı ve otobüse doluşup, yola çıktık.

Aslında kampın başında dışarıya gitmek bizim için biraz şanssızlıktı, çünkü kampın havasından uzaklaşacaktık. Ama Trier'e gidince buna değebileceğini düşündüm.

Saat 13'te tekrar buluşmak üzere en az üç kişilik gruplarla dağıldık. İsteyen sadece dükkanları gezip internet cafeye gitti, kimiyse benim gibi bir daha belki hiç göremeyeceği bu şehri gezmeyi tercih etti. Gezdiğimiz birçok yer gibi Trier de büyüleyici yapılarla dolu bir şehir.

Öğle yemeği için buluştuğumuzda sadece muz ve elmalarla karşılaşınca çok şaşırdık. Aslında hayalkırıklığı ve açlığın zirvesindeydik. Daha sonra verilen boş vakitte herkes bir şeyler yemeye koştu.

Akşam kampa döndükten sonra ağzımızın sularını akıtan akşam yemeğimizi yedik. Yemeğin sonunda herkes aylar öncesinden gitmek için programımıza yazdığımız Kasachischer Abend (Kazak Gecesi)'a gideceği için heyecanlıydı ama daha sonradan Jurte'de beraber vakit geçireceğimiz söylenince liderler küçük bir başkaldırmaya maruz kaldılar. Sonunda Hubertus'la beraber gitmeye karar verildi ve sorun çözüldü. Ama giderken benim de dahil olduğum bir grup cafelerden birine şarkı söylemeye dalınca haksız bir yere geri gönderildik çünkü hepimiz de serbest bırakıldığımızı zannediyoruk.

Akşamsa herkes verilen serbest vakitte cafelere gidip eğlendi yada yorgun olanlarımızsa uyumayı tercih etti.

Beyza Kartal

31 Temmuz - Bundeslager 2. Gün

Nihayet kamp gerçek anlamıyla başladı. Bu sabah aylar öncesinden seçtiğimiz aktivitelerimize gittik. Kimileri Ortaçağ Almanca şarkıları öğrendi, kimileri süt kutusundan cüzdan, kimileri de kendilerine çanta yaptılar.

Aktivitelerimiz bittikten sonra ise öğle yemeği için kamp alanında tekrar buluştuk. Ardından Uluslararası Gece (Internationaler Abend) hazırlıklarımıza başladık. Kamp organizasyonunun bize verdiği tenteyi ve önüne samanlardan yaptığımız bahçeyi bayraklarla süsleyerek yapacağımız etkinliklere hazırlandık.

Akşam yemeğini de yedikten sonra saat 8'de başlayacak olan gece için yerlerimizi aldık. Bizim tentemize olan ilgi oldukça büyüktü. Topaç çeviren, kınadan dövme yaptıran, Nasreddin Hoca fıkraları dinleyen Alman izcilerini görmek oldukça ilginçti. Gecenin ilerleyen saatlerinde yaptığımız kolbastı gösterisi de Almanlar tarafından oldukça ilgi gördü. Bunun üzerine gecenin sonunda bir kez daha sahneye çıktık. Gece boyunca bir sürü yeni insanla tanıştık. Uluslararası Gece'nin sonunda ise kampa dönüp çadırlarımıza girdik.

Kamp hakkında birkaç söz söylemek gerekirse, gerçekten ilginç, büyük siyah çadırlardan oluşan, her yerde mavi sarı fularlı Alman izcilerin dolaştığı, görülesi bir yer. Marketinden postanesine, izci dükkanından Kazak çadırına, birçok yer bulunmakta market alanında. Muhtemelen burada hayatlarımızın en iyi 10 gününden birini geçireceğiz. Belki de en iyisi! Burada herşey yolunda!

Utku Evci

30 Temmuz - Bundeslager 1. Gün




Kamptaki ilk günümüzde kuruluma devam ettik. Kahvaltı ettikten sonra tesis yapımına başladık. 1:30'a doğru tüm işlerimizi bitirip öğlen yemeğine geçtik. Öğle yemeğinde de alışık olmadığımız bir sistem ile karşılaştık. Bizim aksimize öğle yemeklerinde Kalte Kiste (Soğuk Kutu) isimli kutudaki kahvaltılıkları yedik.

Öğle yemeğinden sonra gömleklerimizi ve siyah pantolonlarımızı giyerek önce alt kampımızda diğer gruplarla toplandık, sonrasında ise açılış seremonisinin yapılacağı sahneye geçtik.

Öğleden sonraki boş vaktimizde ise diğer izci gruplarındaki izcilerle tanışarak fular değişimi yaptık.

Akşam yemeğinden sonra da zamanımızı kardeş grubumuz Hubertus ile Jurte'de şarkı söyleyerek ve oyun oynayarak geçirdik.

Meryem Gökçe Gökten

29 Temmuz - Mannheim / Bundeslager

5 saatlik bir gece yolculuğunun ardından sabah 6 dolaylarında Mannheim'a varmıştık. Otobüsü park ettiğimiz yerin yanındaki çimenlikte kahvaltılarımızı ettik. Bugün hepimiz heyecanlıydık. Çünkü akşam üzeri kamp alanında olacaktık. Aylardır hazırlandığımız, merakla beklediğimiz Bundeslager'de...

Mannheim'da hepimiz son hazırlıklarımızı ve alışverişlerimizi yaptık. Boş olan bugün de Mannheim'ı gezdik, dolaştık.

Saat 3'te Bula'ya gitmek üzere yola çıktık. Yaklaşık 2 saatlik bir yolculuktan sonra Buhlenberg'teki kamp alanına vardık. Alt kampımızda Hubertus ile buluştuk. Tanışma faslının ardından hemen Kohtelerimizi (Siyah çadırlarımızı) kurmaya başladık. Etraftaki şahane onlarca Kohte-Jurte kombinasyonları bizi derinden etkiledi.

Saatler ilerledikçe açlık hissiyatı da artıyordu. Saat 10 gibi gelen tavuklu makarnalı çorba ile güzel bir akşam yemeği yemiş olduk. Akabinde gelecek günlerin heyecanıyla tatlı bir uykuya daldık. Gece gelen yağmurun moralleri bozmasına izin vermedik, sıcak tulumlarımıza çekildik.

Güzel bir kamp geçirmek dileğiyle...
Onuralp Bozer

9 Ağustos 2009 Pazar

Siegen - Kardeşligin Başladığı Yer

10 günlük Bundeslager kampının ardından kısa sayılabilecek bir yolculukla (4 saat) dün saat 18.00 civarında Siegen'da kardeş izci grubumuzun yani Hubertus'un izci evine vardık. Burada bizleri bekleyen izci velilerine 2 ila 5'li gruplar halinde 4 gün boyunca konaklamak üzere ayrıldık.

Hubertus ile Sakarya arasındaki bağlar 1989 yılında yani bundan 20 yıl önce beraber katıldığımız Bundeslager'e dayanıyor. İngiltere'de yaşayan Ulaş Abi'nin de katılımıyla aramızda iki taraftan da 20 yıl önce de aynı kafilede bulunanlar tekrar buluşmuş oldular.

Siegen görece küçük bir kent. Ama yine de Almanya'nın önemli kentlerinden. Muhtemelen yarın kamp boyunca yazılan günlükler bu elektronik günlüğe taşınacaktır. Ama öncesinde ben kısaca kamptan bahsetmek isterim.

Bu kamptaki en büyük şansımız daha önce katıldığımız Bundeslager'lerle karşılaştırdığımızda yağmurun neredeyse hiç yağmamış olmasıydı. Su çadırları dışında sık kullanılan yollar bile çamurdan yürünemeyecek hale gelmedi. Diğer bir detay ise kampa geçen sene 6000 civarı izci katılmışken bu sene bu sayının 3500 civarında olduğu söylenebilir.

Bundeslager 2009 kampının Sakarya İzci Grubu açısından son derece başarılı geçtiğini söyleyebilirim. Kamp öncesinde yaptığımız hazırlıkları mümkün mertebe kampa yansıtmaya çalıştık ve diyebilirim ki kampın hem yönetimi hem de katılımcıları tarafından bu kampa ne kadar hazırlıklı ve motive olmuş bir şekilde geldiğimizi katıldığımız ufak sohbetlerde sıkça dile getiriyorlar.

Gezimizin kampa kadar kısmında olduğu gibi kamp sırasında da neredeyse hiçbir önemli problemle karşılaşmış değiliz. Bu durum açıkçası bizleri her geçen gün daha çok şaşırtıyor. Ama umuyorum ki bu durum gezinin sonuna kadar devam eder. Her şeyden önemlisi sağlık açısından şu ana kadar herhangi bir problem yaşamadık. Daha herhangi bir izci midesi ağrıdığı için 3-4 saat çadırda dinlenme talebinde bile bulunmadı. Elbette ufak tefek sakarlıktan kaynaklanan yaralar vs. oluyor, ama bunları problem olarak görmüyoruz.

Bir diğer konu olan otobüs ve şoförlerle ilgili de şu ana kadar ciddi bir sıkıntı yaşamış değiliz. Hem arabadan hem de şoförlerden çok memnunuz, zira çocuklarla da iyi bir ilişkileri ve dialogları var.

İletişim konusuna gelince, kampta bazı izcilerin velilerini bilgilendirmeyi aksattıklarını fark ettik. Bu noktada bizim 35 kişinin annesini-babasını arama sıklığıyla ilgili bir yönlendirmemiz ne yazık ki olamıyor. Kamp alanında kartlı telefon vardı, zaten bir çoğu da uygun fiyata buradan cep telefonu hattı satın aldılar. Bundan sonraki dönemde daha az sıkıntı olacağını tahmin ediyoruz. Biz de kamp sırasında elektronik günlüğümüzü güncelleyemedik bunun da etkisi olmuş olabilir ama lütfen çeşitli sebeplerle haber alamadığınız ya da ulaşamadığınız durumlarda panik yapmayıp bizden haber bekleyiniz. Zira okul üzerinden ya da farklı yollardan bizlere ulaşma çabalarınız hem gereksiz bir acil durum varmış hissiyatına hem de her iki taraf için de ekstra bir maliyete yol açıyor. Unutmayın ki 40 gün boyunca 30 izcinin hepsinin sorumluluğuna sahip ve sorunlarıyla ilgilenen bizler için yersiz gerginlikler bizleri 4-5 günlük kamplarda olduğundan daha çok etkiliyor. Bu sizler ve çocuklarınız için de daha iyi bir durum değil. Hepiniz bize güvendiğiniz için çocuklarınız şu anda bizlerle bu gezide ancak gezi sırasında da aldığımız kararlara ve uygulamalarımıza belirli ölçülerde saygı ve anlayış göstermeniz gerektiğini unutmayın. Bizler bundan önce de bir çok kez yurtdışına ekip götürmüş bir lider ekibi olarak bunların doğal olduğunu da aklımızın bir köşesinde her zaman bulunduruyoruz ama sizler yine de bizlerin sizler ve çocuklarınız için en doğrusunu yapacağımızdan emin olabilirsiniz...

Yukarıdaki ufak paragrafı şimdiye kadar yaşanan ufak tefek bir iki olaya nazaran ve muhtemelen gittikçe daha yorgun olacağımız önümüzdeki 2 haftada da yaşanabilecek benzer olayları öngörerek ufak bir hatırlatma-motivasyon amaçlı kaleme almış bulunuyorum. Yoksa bir sorun olduğu yok, çocuklar hala oradan oraya atlayıp duruyor... Biz de ufak çaplı krizlerden sonra çadırımıza gidip ağlamıyoruz, günlük yaşantımıza zıplayarak devam ediyoruz...

Kısaca gelecek programdan da bahsedip bugünkü yazımı bitireyim. Yarın merkezi program 11'de izci evinde buluşup yüzmeye gitmek üzere planlandı. Dileyen aileler özel program yapabiliyor. Mesela yarın Köln'e gidecek olanlar da var. Salı günü Siegen şehir turu yapıp Siegen Belediye Başkanı'na ziyarete gideceğiz. Çarşamba günü de hava durumuna bağlı olarak farklı alternatif programlar olabilir. Zamanı gelince daha detaylı bilgi verebiliriz...

Şimdilik aklıma gelenler bunlar, iyi geceler...
Erinç Arık