22 Ağustos 2009 Cumartesi

Hatırlatma !!!

Bildiğiniz gibi yarın günlerden 22 Ağustos, eve dönüyoruz...

Yarın sabah 9'da kalkıp kahvaltımızı ettikten sonra otobüsümüzü yükleyip yola çıkacağız.

Varış saatimiz kesin olmamakla beraber, akşam iftardan sonra lisede olmayı planlıyoruz.

Kesin saati yarın öğrenebilirsiniz,

Görüşmek üzere,
İyi geceler.

21 Ağustos - Selanik

Gezimizin 37. gününü artık alışılmış ayak kokuları, boyun yastıkları ve göçebe hayata alışmış izcileriyle dolu otobüsümüzde geçirdik.

Budapeşte'deki görkemli bayram kutlamalarını, Prag'ıon güzel binalarını geride bırakıp yanımıza kamp çantalarımızı ve unutulmaz hatıralarımızı alarak dönüş yolunda ilerledik.

37 gün önce gözümüzü korkutan otobüs yolculukları öyle tanıdık olmuştu ki bize, 20 saat süren yol bile uyuyarak, film izleyerek, bazen de müzik dinleyip muhabbet ederek bitiverdi.

Sırbistan, Makedonya, Yunanistan sınırlarından geçtik. Ve Türkiye'ye gittikçe daha fazla yaklaşırken bu güzel gezinin sona erdiğinin farkına varmaya başladık.

Ve son durağımız yine başlangıç noktamız olan Selanik oldu. Estonya'dan gele arkadaşlarımız için yeni olsa da bize deniz manzarası ve iskelesi bile bildik gelen izci evinde güzel bir akşam geçirdik.

Kamp ateşi ve eğlenceli bir programdan sonra son akşamımızı veda valsi ile noktalandırdık.

Bu güzel gezinin son akşamını anlatıyor olduğumu bilmek üzücü. Beraber geçirdiğimiz zaman çok güzeldi ve hepimize pekçok şey kattı.

Saatler sonra İstanbul'da olacağız.
Çok yakında görüşmek üzere...

İnci Ünal

20 Ağustos 2009 Perşembe

19 Ağustos - Budapeşte

Son şehir...

Öncelikle sizlere Budapeşte'nin hikayesini anlatmak istiyorum.

Bundan 500 sene kadar önce Osmanlı padişahlarından biri Tuna nehrinin ortasındaki bir adaya gider. Bu ada Buda ve Peşte arasında adeta sınır görevi görmektedir. Bizim Osmanlı padişahının aklına bir fikir gelir ve Buda ve Peşte'den topladığı en güzel kızları bu adaya getirir. O günden sonra Buda ve Peşte birleşir.

Bu hikayenin bitmesini heyecanla bekliyorsunuzdur büyük ihtimalle. Çünkü bizlerin glemesine 3 gün kala neler yaptığımızı hala merak ettiğinizi biliyorum.

Bugün öncelikle her zamanki saatte kalkıp kahvaltımızı yaptıktan sonra özel otobüsümüzle gezeceğimiz yere gittik. Bugün Budapeşte'nin Buda kısmını, yani daha çok eski şehri gezdik. Öncelikle kaleyi ziyaret ettik ve daha sonra Balıkçılar Burcu'na gittik. Buralar oldukça büyük yerlerdi, bu yüzden ismen az yer gezmiş olsak da bir çok yer gördük.

Grup olarak dolaşmamızı bitirdikten sonra serbest zamanımızda şehrin alışveriş sokağını gezdik, Redbull Air Race'i izledik. Ve inatla Tuna nehrinin üzerinden geçen uçaklarla resim çektirmeye çalıştık. Ve de başardık!

Biz uçaklarla resim çekilmeye çalışırken, daha sonra öğrendik ki bazılarımız da Redbull kızlarıyla resim çekilmek için ter dökmüş :).

Şehir gezimiz bittikten sonra 7'de yurda döndük ve nöbetçi oba yemeği hazırlarken biz de duş aldık. Duştan sonra önümüze patates kızartması ve köfte gelince bazılarımızın mutluluktan gözlerinin dolduğunu hatırlar gibiyim.

Gün, tulumlara girip solucan savaşı yapmamızla sona erdi.

Ezgi Arık

18 Ağustos - Budapeşte

Budapeşte’nin elini vermesiyle 8 saatlik yolumuzun sonucunda amacımıza ulaştık. Şehrin içinde ilk gözümüze çarpan, insanların ve düzenin Türkiye’ye benzemesi oldu. Tarihte sürekli etkileşide olan bu iki kültür bunu gerektirirdi zaten.

Bugün kalacağımız yere uğramadan gezimize başladık, e tabi yol yorgunluğu kendini göstermeden edemiyordu.

Şehrin Peşte kısmını geziyorduk. 35. Beraber gün, herkesin biraz daha kalitesiz, ama daha fazla gülünen espriler yapmasını sağlıyordu. Sanırım bu 38 günü çok özleyeceğiz. Dünyanın ilk metrosunun bu şehirde olması da cabasıydı. İlk metronun tarihini anlatan ve ilk metro aracını gösteren müzeye giriş biletinin aynı zamanda normal metrolarda kullanılabiliyor olması geri dönüşüm ve çevremiz için çok yararlı bir fikir.

Geri dönüşümümüze 4 gün kaldı bu arada…

Gün içinde en çok sinirlendiğim şey, grubun yarısının yapılan bir espri sonucu Macar para biriminin ‘Salamı’ olduğunu sanmış olmalarıydı. Yorgunluğa verdim veriştirdim. Olacak iş değil.

Para birimi Forint Macaristan’ın ve fiyatlardaki etiketlerden 2 adet 0 çıkarıp biraz azaltarak Türk Lirası karşılığını ediniyoruz. Ne kadar azaltacağımız o anki psikolojimize bağlı. Fiyatlar Avrupa'ya göre ucuz olmasına rağmen Turistik ıvır zıvılar çok pahalı ve 'Senin için şu kadar abi'ciler var.

Akşam yemeği için IKEA'da İsveç köftesi yemeyi tercih ettik. Bir İsveç kalmıştı uğranmadık, IKEA aynı IKEA, bıraktığımız gibi. Ama köfte yanına reçel verdiler, beğenmedik. Tatlıyı yemekten sonra yemeyi öğrenmemiş sayın Avrupalı dostlar, hep bir acele hep bir aradan çıksıncılık...

Yemekten sonra dünyadaki tek, üzerinde 'Sakarya İzci Grubu' yazan otobüsle izci evine doğru yola koyulduk. İstanbul'u aratmayan trafiğimiz sağoldu.

Yurda yerleştik ve izciler yorgunluktan çabucak uykuya daldı. Ben de şimdi yatmaya gidiyorum.

Görüşmek üzere
Çağlar İçer

19 Ağustos 2009 Çarşamba

17 Ağustos - Prag

Prag’ daki ikinci ve son günümüzden merhabalar. Saatim 7’ yi gösteririken bizler enfes akşam yemeğimizi yemiş izci evimize bizi ziyarete gelecek Çek İzcileri beklerken, sizler pek muhtelemelen yazın 8’de başlayan ana haber bültenlerinin başında yada balkonda karpuz peynirlerinizin başında gün sayıyorsunuz. Aslını söylemek gerekirse ben de gün sayıyorum ama biraz aksi hislerle denebilir. Bir yandan şu sıcak mevsime rağmen taşını ve toprağını bile özledim evimin ancak diğer yandan da döndüğümde BULA- ailemizden şimdiye nazaran uzak hayatıma nasıl adapte olacağım sorusu sadece 5 gün kaldı demek diye düşünmeme sebep olmuyor değil. ( sevgili Şahin ailesi siz böyle dediğime bakmayın 39.gün kimse beni burada tutamaz) Biraz bugünden bahsedelim: Sabah evimizden ayrılıp Prag’ ın görülmeden gidilmezlerinden denilen kalesine çıktık. 12’de kalenin güzel bir mimariye sahip binalarının önünde izlediğimiz nöbet değişimi seremonisinden ve daha ilginç olduğunu düşündüğüm 30 yıl savaşlarının başladığı saraydan bahsetmeden geçemeyeceğim. Kaleden çıkmadan hemen önce ufak ufak binacıklarda biz zavallı turistleri kandırmak için satılan Prag’ a özgü eşyalarsa cabası (tabiî ki Sakarya bu tuzağa düşmedi). Kaleden şehir merkezine inip grupça yemeğimizi yedik ve artık Prag’ daki son saatlerimiz için tüm enerjimizle hazırdık. Pis izciler olarak benim de içinde bulunduğum bir grup pazarlarda, dükkanlarda ve şehir meydanlarında dolanırken temiz izciler havuzda yıkanıp yüzmeye gittiler. Prag’ da pek güzel kuklalar var, isterdim ki zamanımız ve imkanımız olsaydı da kukla tiyatrosunu izleseydik. Neyse geldik günün sonuna, yedik doyduk, ateşimizi yaktık. Çek arkadaşlarımızla keyifli sohbetimize geçmek üzereyiz.Gece ise yola çıkacağız, ver elini Budapeşte… Herkesin sağlıklı ve keyifliolduğu bir günden daha selamlar ve sevgilerle

Ezgi Şahin

15 Ağustos - Berlin

Sevgili günlük,

Gezimizin 31. Gününü yazmak ben,Can Çelik’e nasip oldu.Bugün Berlin’deki 3. Ve son günümüzdü.Akşam başka bir ülkeye,Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag’a yola çıkmadan bu yazıyı kaleme alıyorum.Bugün sabah kalkıp kahvaltı edip grupça gidilecek tek yer olan kutup ayısı Knut’la ünlü hayvanat bahçesine gittik.4 saatimizi burada küçük gruplara ayrılarak geçirdik.Benim en çok ilgimi robot gibiaynı hareketi yapan kutup ayıları ve suya giren fil yavruları çekti.Hayvanat bahçesinden sonra ilk defa bu kadar uzun 6 saatlik bir boş zamanımız oldu.Biz 5 kişi Hard Rock Cafe ‘ye gidip Berlin sokaklarında gezdik.Sonra izci evine dönüp yemek yedik,temizlik yaptık ve şimdi 12 gibi otobüse binmeyi bekliyoruz.Görüşmek üzere.

Can Çelik

14 Ağustos - Berlin

Pek değerli, bizlere en az liderlere güvendiğiniz kadar güvenen, şu kalan 1 hafta-8 günün sonunun iplerini bizden kat kat fazla bir istekle çeken annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz hepinize merhabalar,selamlar.

Bugün nöbetçi oba olduğumuz için sabah 5.40 da kurduğumuz alarmların ardı ardına çalmasıyla hava daha aydınlanmamışken uyandık.Kahvaltımızda lezzetli menemenlerimizi yedikten sonra Berlin’e doğru yola çıktık.

2. Dünya Savaşı sonrası Berlin’deki4 bölgeden Sovyet-Amerika sektörlerinin sınırını ve tek geçiş noktasını gördük. Hala temsil olarak Amerikan ve Sovyet askerleri ülkelerinin bayraklarını taşıyorlardı. O zamanın atmosferini yaşatmaya çalışmışlardı, etkileyiciydi.

Yahudi Müzesinde ise Almanya’da yaşayan Yahudilerle ilgili uzun dönemde(1200lerden öncesine ait eserler mevcut)belgeler,bilgiler,interaktif ve eğlenceli bir şekilde anlatılıyordu. Oradan kasvetli,korkutucu savaş sığınaklarını gezmek için yola çıktık. Tur dile kolay 1.5 saat sürdü ve ayakta geçtiği için bazı arkadaşlar sıkılmaya ve arkalarda oturmaya ve kendi aralarında konuşmaya başladılar. Tur bitiminde kendimizi zor dışarı attık. Ondan sonra yemeğe kadar serbest bırakıldık.

Akşam yemeğinde İzzet’le Ezgi’nin spesiyali özel ananaslı tavuk ve pilavın keyfini kurup, akşam yemeği yükümlülüğünü nöbob çıkardı. Ancak yemek sonrası yer altı mağdurları evde kalırken turu tamamlayanlar akşam Berlin meydanındaki hafif atletizm oyunları açılışına katıldılar.Kalanlarda geceyi gitar eşliğinde langırt oynayarak geçirdiler. 1 Hafta sonra İstanbul’da görüşmek üzere

Sina Birecik

13 Ağustos - Berlin

Selamlar,

Sabahın erken saatlerinde izci evimize vardık.Alan çok hoştu,tahta klübelerimize ve prefabrik evlerimize yerleştik. Kahvaltımızı ettikten sonra Berlin merkeze doğru yola koyulduk,önce Almanya nın simgesi olan Brandenburger kapısına gittik.Sonra da Alman meclisi Reichstag’a gittik.Ancak çok sıra olmasından dolayı binaya girmedik.Ardından ton balıklı lavaşlarımızı yiyerek nehir boyunda Bergama Müzesininde aralarında bulunduğu 4 ayrı müzeyi barındıran Museumsınsel(müze adası) na gittik.Daha önceden Bergama Müzesini gezmiş olanlar diğer müzeleri ziyaret etti.Bergama Müzesi sadece tarihi değil birçok güncel ve sosyal olayları barındıran eserlerde içeriyordu.

Müze gezisinin ardından hemen yanındaki Berliner Dom’a gittik.Kubbeden manzara çok hoştu,ayrıca kilisenin kendine ait bir müzeside vardı.Ardından yine şehrin merkezindeki başka bir kiliseye gittik.Orada kısa bir süre geçirdikten sonra Alexander Meydanında bulunan Berlin’in eski belediye binasını ziyaret edip izci evimize döndük.Aynı gün yaşanılan hem eğlenmek hem de Cankut liderimizin doğum günü adına küçük bir parti düzenledik.Güldük,eğlendik ve sonraki güne hazır olmak için yatmaya gittik.Sevgilerle

Can Ege Yalçın – Yalçın Köklük

11 Ağustos - Siegen

Bugün Siegen’da geçirdiğimiz 4. Gün.Belediye başkanıyla toplanmak üzere 11 de Belediye binasında buluştuk. Hava ilk defa yağmurluydu ve Belediye başkanının hasta olup törene şahsen katılmamasıda başka bir moral bozucu etkendi. Belediye başkanı adına gelen yardımcısıyla beraber kokteyl düzenlendi ve Belediye binasında bir şeyler içtik. Gömlek ve siyah pantalonla katıldığımız kokteylin ardından Siegen’da iki gruba ayrılarak yaşlı grup rehberimiz eşliğinde Siegen’ın tarihi bölgesini gezdik.Bu yorucu ama zevkli gezinin ardından ayrıldık. Biz iki aile beraber Moğol restoranına gittik ve ilginç yemekler tattık. Misal kanguru, geyik, yengeç bacağı. Sonra eve gittik. Ben kendimi iyi hissetmiyordum, 8 de yattım sabah 11 de kalktım ,grip gibi oldum ama şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.

Can Çelik

10 Ağustos - Siegen

Siegen’dan herkese merhabalar.

Bugün Siegen’da 3. Günümüz. Kamptan sonra ilaç gibi gelen Siegen macerasının sonunada yaklaşıyoruz. Bugünün programında yüzmeye gitmek vardı. Yaptığımız kısa oylama sonucunda göle gitmek yerine havuza gitmeye karar verdik. Havuz klasik bir alman havuzuydu ve her havuz gibieğlenceliydi.Zaman zaman kaydıraktan kayarken zaman zaman da sıcak havuzda uzandık. Havuz macerasını Alman-Türk karması voleybol maçıyla kapattık. Çok yorgunduk ama saat de 18 di. Önce herkes evlerine dönüp karınlarını doyurdu. Bize kendi evlatları gibi davranan alman aileleriyle akşam yemeklerimizi yedik.

Yemekten sonra Philip’le doğum günü partisine gittk. Bir yandan yerken bir yandan da langır,singstar,Fifa 08 gibi oyunları hep birlikte oynamanın tadına vardık.
Günün en ilginç anlarıysa İtü’lü liderlerin Boğaziçi’li liderlere karşı yaptığı langırt maçında yaşandı.Ve maçı 10-9 Boğaziçi kazandı.^

Siegen’da 3 gün böylece geçmiş oldu. Yurda dönmeye 12 gün kala herkese selamlar.

9 Ağustos - Siegen

Bugün artık bir gelenek haline geldiği gibi saat 7’de kalkmadım! Çift kişilik kuş tüyü yatağımda uyandım Siegen’daki izci arkadaşımın evinde… Dün gece yatarken kaçta kalkmak istediğimi sorduğunda 8 demiştim. Yorgunluk böyle bir şey olsa gerek, saat 12.30’du uyandığımda…

Yağmur çiseliyor hafiften, biraz da sis var her sabah vapurla okula giderken boğazda olduğu gibi.
İçeriden kızarmış ekmek kokuları geliyor ama yataktan kalkmak istemiyorum bir türlü…

Sonunda bir gayret kalkıp banyoya giriyorum, girmişken sıcacık bir duş, yorgunluk falan kalmıyor. Kahvaltıda ufak ekmekçikler, 5 farklı çeşit peynir, salam ve zeytinler ve benim için özel yapılmış ‘Çay’…

İyice yerleştim artık devasa odama, kendi evim gibi, zaten çok sıcak kanlı ve misafirperver insanlar.
Ormanlık alanında kısa bir tur ve akabinde tüfekle teneke kutu vurmaca… Akşamüzeri tekrar buluştuk, mangal için! Büyük bir partimsi Alman arkadaşlarımızın izci evlerinde…
Gittiğimizde her şey hazırdı zaten, bize sadece yeme işi kalmıştı, başarıyla da yerine getirdik. Sonrası ise neredeyse klasik, ama bir o kadar da şaşırtıcı: Bir grup kurup bulduğumuz topla futbol oynamaya giriştik. Komik :)

Keşke buradan ayrılmasak diyor konuştuğum herkes, tabi 22 Ağustos’a kadar. Evimizi de özledik çünkü.

Selamlar Siegen’dan.
Çağrı Öztürk

8 Ağustos - Bundeslager 10.Gün

Bugün kamptan ayrılma günü. Deutsche Bahn'ın Bundeslager için organize ettiği Sonderfahrtların (Ek sefer) hepsi sabah 7-8 arasında olduğu için dün kampı toplamaya başlayan bir çok grup, bugün biz daha uyanmadan kampı terk etmişti. Otobüs şoförümüz kamp süresince kaldığı Münih'ten 12 civarı döneceği için, çıkışımız en erken öğleden sonra 1 gibi olacak. Kendı kampımızı topladıktan sonra NRW altkampının teknık ekıbının rıcasıyla alt kamp malzemelerının cıddı bır kısmını tasıdık ve tırlara yukledık.Tum işler bitince kendi çantalarımızı otobüse yükleyip Bundeslager kampının refleksiyona başladık.Ne yazıkki Hubertus’un otobüsü gelince refleksiyonu yarıda kesip yola çıktık.Sorunsuz bir yolculuğun ardından Siegen’a vardık.Şehir merkezinde otobüsle yanlış bir yola girmemizi Türk bir taksi şoför engelledi.

Heima vardığımızda Hubertus’dan ev sahibi olan aileler bizi bekliyorlardı.Bundeslager için Almanca veda valsi apıp ailelerin yanına dağıldık.10 günlük kamptan sonra herkes sıcak bir duş ve ev yemeği özlemini giderecektir diye umuyorum.

Erinç Arık

7 Ağustos - Bundeslager 9.Gün

Heute war der letzte richtige Tag vom BundesLager 2009. Ich glaube, das finden wir alle sehr schade, auch wenn wir mittlerweile echt müde sind.

Ich freue mich aber schon auf die Zeit mit Sakarya in Siegen, denn da bin ich nicht mehr in der Lagerküche und habe Zeit, alle mal kennenzulernen.

"Seitenweit" mit Sakarya war sehr schön und ich bin mir sicher, dass wir uns sehr bald in der Türkei wieder sehen. :)

Liebe Grüße,
Gut Pfad!

Zora :)




Bugün Bundeslager 2009'un gerçek anlamda son günüydü. Eminim ki herkes çok yoruldu ve kamp bittiği için de üzgünüz…

Ama Sakarya izcilerinin Siegen ziyareti için şimdiden heyecanlanmaya başladım. Kampta Mutfak ekibindeydim ve ne yazık ki çok fazla kişiyi tanımaya fırsat bulamadım.

Sakarya izcileri Bundeslager Kampı’na renk kattılar ve yanımızda olmalarından son derece mutluyuz, eminim ki çok kısa zamanda Türkiye’de tekrar görüşeceğiz. :)

Selamlar,
En iyi izcilik dileklerimle!

Zora :)