19 Ağustos 2017 Cumartesi

16 Ağustos-Amsterdam


Selamlar,

Gezimizin 22. Gününe Naaldwijk yakınlarındaki kamp alanımızda uyandık. Bu alandaki son günümüz olduğu için hızlıca kahvaltı ettik ve eşyalarımızı topladık. Günün istikameti olan başkent Amsterdam'a doğru zaman kaybetmeden yola çıktık. Benim de birçoğumuz gibi en çok merak ettiğim şehirlerden Amsterdam'a Lahey aktarmalı tren yolculuğumuz sonunda ulaştık. Ana istasyondan adımımı atar atmaz şehrin dar evlerden oluşan mimarisi ve bisiklet trafiği beni etkilemişti. Çok vakit kaybetmeden gezmeye başladık.  Grup gezimizin ilk durağı Dam Meydanı oldu. Burada birçok fotoğraf çekmeyi unutmadık. Hubertus izcilerinden Wizard'la da karşılaşmamız güzel bir sürpriz oldu, onunla kısa bir sohbet ettikten sonra gezimize devam ettik. Kanal boyunca yaptığımız keyifli yürüyüş sonrası bölgenin en ünlü yemeklerinden kroket yedik ve Van Gogh müzesine doğru yola çıktık. Tarzından ve hayat hikayesinden oldukça etkilendiğim bu büyük ressamın kullandığı paletlerini, mektuplarını görmek bir yana dünyanın en büyük Van Gogh resimleri koleksiyonunu gezmek inanılmaz bir deneyimdi. Müzede geçirdiğimiz 1 saat sonrası NEMO Bilim Müzesi'nin çatısında gün batımını izledik ve kanal kıyısında sandviçlerimizi yedik. Her ne kadar bu güzel şehre doyamasak da Kopenhag uçağımız için havaalanına gitme zamanı gelmişti,toparlanıp yola çıktık. Gecemizin sonunda Amsterdam Havaalanı'nda Danimarka'ya dair beklentilerimiz ve yeni heyecanlarımızla uykuya daldık. 

Gökçe Doğu'19



16 Ağustos-Amsterdam

Sevgili günlük,

Bugün erkenden çadırlarımızı toplayıp ve kahvaltımızı edip Rotterdam'daki kamp alanımızdan çıktık. Yarım saat süren bir yürüyüş sonrasında otobüs durağına vardık. Otobüsle Den Haag'a gittikten sonra oradan trene binip Hollanda'daki son durağımız olan Amsterdam'a vardık. eşyalarımızı istasyonda bırakıp dam meydanına gittik. sonrasında ise bize verilen yarım saatlik boş zaman süresince bol bol fotoğraf çekip Amsterdam'ın kanalların yanındaki tatlı sokaklarda yürüdük. Öğle saati yaklaştığı için öğlen yemeğimizi yiyeceğimiz yere gidip Hollanda'nın geleneksel yemeklerinden olan kroketlerden yedik. Yemek sonunda hepimiz fazlasıyla doymuştuk. Oradan Van Gogh Müzesi'ne yürüyüp önünde grup fotoğrafı çektikten sonra müzenin kapanmasına kısmen az zaman kalmış olmasına rağmen müzeyi gezdik. Müzeden çıktığımızda güneş iyice alçalmıştı. Gün batımını izlemek için Nemo Müzesi'nin tepesine çıktık ve muhteşem bir Amsterdam manzarası eşliğinde güneşi batırdık. Güneş battıktan sonra tren istasyonuna eşyalarımızın yanına geri döndük ve deniz kenarında akşam yemeğimizi yedik. Akşam yemeğinden sonra istasyondan Kopenhag'a uçmak üzere havaalanına giden trene bindik. Uçağımız sabah çok erken saatte olduğu için havaalanında sabahladık. Yorucu ama güzel bir gündü.

Eren Uzmen'20

18 Ağustos 2017 Cuma

15 Ağustos-Den Haag

Selamlar,

Bugün yağmurlu bir güne uyandık. Kahvaltıda iyice doyduktan sonra Den Haag'a gitmek için hazırlandık ve otobüse yürüdük. Yaklaşık yarım saatlik bir otobüs yolculuğundan sonra Den Haag'a vardık. Şehrin etrafında grupça bir tur attıktan sonra bize 4 saat serbest vakit verildi. 4'lü gruplar halinde gezimize başladık. Ben grubumla birlikte Escher Müzesi'ne gittim. İçerideki optik illüzyonlar yer yer aklımızı karıştırsa da hepimizi büyüledi. Müzeden sonra yemek yedik ve biraz alışveriş caddesinde dolaştık. Buluşma saatine 1 saat kala diğer bir grupla birleşip buluşma yerine döndük. Tramvay ve otobüse binip kamp alanımıza doğru yola çıktık. Biz alışveriş obası olduğumuz için markette kalıp alışveriş yaptık ve gruptan sonra kampa döndük. Herkes çoktan duş almıştı, ben de duş alıp arkadaşlarımla muhabbet ettim. Yemek hazırlanınca hep beraber yemek yedik. Daha sonra yarınki uzun Amsterdam yolculuğumuz için erkenden yattık. 



Eylül Bulut'19





14 Ağustos-Delft

Selamlar,

Hollanda'daki ikinci günümüze kamp alanındaki kahvaltımızdan sonra otobüsle mavi çinileri, Johannes Vermeer'in İnci Küpeli Kız tablosu ve teknik üniversitesi ile bilinen Delft kentini ziyaret ederek başladık. Belediye binası ve kiliseyi gezdikten sonra verilen boş zamanda kimimiz hollanda peynirlerinden, kimimiz hediyelik eşyalardan aldı. Öğlen yemeğinde balık pazarında grupça yediğimiz deniz ürünleri kızartmasını herkes doya doya yedi ve çok beğendi. Yemekten sonra verilen boş zamanda şehrin güzel sokaklarını dolaştıktan sonra kamp alanına yine otobüsle döndük. Alışveriş obası akşam yemeği ve bir sonraki günün sabah kahvaltısı için olan malzemeleri alıp kamp alanına götürürken diğer obalar kamp alanında dinlenip duş almak için zaman buldular. Grupça yenilen keyifli akşam yemeğinden sonra bir sonraki güne zinde başlamak için herkes çadırlarına uyumak üzere girdi.

Burak Alp Kaya'19


13 Ağustos- Siegen/Rotterdam

Selamlar,

Bugün Siegen'den Rotterdam'a gitmek üzere sabah erken kalktık. İlk başta Köln'e giden express trene binip ardından Köln'den hızlı tren ile Hollanda'ya gittik. Utrecht'te aktarma yaptığımızda maça giden Feyenord taraftarlarıyla karşılaştık. Rotterdam'da indikten sonra grupça küçük bir şehir turu yaptık. İlk önce Erasmus Köprüsü ardından küp evlere gittik ve Markthalle'de serbest zamana başladık. Serbest zamanda şehirde gezilecek müzeler genelde uzak olduğundan dolayı müze gezmedik. Saat 17.30'da tren istasyonunda buluştuk ve kamp alanına giden otobüse bindik. Kamp alanına gittiğimizde çadırları kurduk ve akşam yemeği yedik.

Ali Umut Güler'20

12 Ağustos- Siegen




Selamlar,

Bugün biraz erken kalkıp iyice kahvaltımızı ettikten sonra kardeş izci grubumuz Hubertus'un 70. Yıl törenine katılmak üzere BlueBox a gittik. Bluebox denen yerde kardeş izci grubumuz çok büyük bir jurte kuruyordu. Bu sırada ben bu büyük jurtenin yapımında Hubertus'un büyük izcileriyle beraber yer alma fırsatı buldum. Bu benim için çok yeni bir şeydi. Bizim yaptığımız yapılardan çok farklı olduğu için birçok yeni şey öğrendim. Daha sonra birçok oyun oynadık ve Siegen'ı daha ayrıntılı bir şekilde keşfetme fırsatı bulduk. Akşama doğru da törende Hubertus'la çok büyük bir kardeşliğin ve birlikteliğin içinde olduğumuzu hissettim. Bu yüzden bu beni çok mutlu etti. Burada birçok insanla tanıştım ve herkes izciliği bir hayat tarzı olarak benimsemiş gibiydi. Herkes kaç yaşında olursa olsun izci gruplarının doğum gününe gelmiş ve eski arkadaşlarıyla zaman geçiriyorlardı. Bir anda ileride biz de böyle olacağız diyip mutlu oldum. Akşam hem Türkçe hem de Almanca şarkılar eşliğinde Alman çayı içip muhabbet ettik. Son olarak sonraki gün yola çıkmak üzere yatmaya gittik.

Uraz Yaşar '18



11 Ağustos-Köln Gezisi

Selamlar,

İki gecedir Gastfamilie yanında kalıyoruz, hepsi çok ilgililer, çamaşırlarımızı yıkadılar, şehri gezdirdiler, alışveriş yaptık, dondurma yemeye gittik. Bugün sabah da Köln'e gideceğimiz için erkenden uyandık, kahvaltı yaptık. Evinde kaldığım izci hastalandığı için babası bizi Heim'a grubun yanına bıraktı. Yaklaşık yarım saat yürüyüp tren istasyonuna geldik. İstasyonda da Gastfamilie'de kalan diğer insanlarla buluşup trene bindik. Köln'e vardığımızda ilk olarak katedrale gittik ve isteyenler en tepesine kadar çıktılar. 500 basamaktı çok yorucuydu ama manzarası çok güzeldi. Oradan çıktıktan sonra 15-20 kişilik bir grupla çikolata müzesine gittik. Orası da çok güzeldi, çıkışta da hediyelik dükkanından bir sürü çikolata aldık. Biraz daha gezdikten sonra Siegen'e geri döndük. Şehir turu yaptık ama hava çok yağmurluydu o yüzden erken bitirmek zorunda kaldık ve evlere dağıldık. Eve geldiğimizde direk yemek yedik ve duş aldık. Yarın erkenden Heim'a gideceğimiz için erken uyudum.

Damla Ötünç‘20

10 Ağustos-Siegen

Merhabalar,

Bugün küçük ama rahat bir koltukta uyandım. Fazladan uyumuş olmanın verdiği mutlulukla hızlıca hazırlanıp kahvaltıya indim heimda kalan tek oymak olduğum için kahvaltının hazırlanmasını ocaklarla sohbet ederek bekledik. Güzel bir kahvaltı yaptıktan sonra telefondan takip ettiğim bir dizinin sezon finalini izledim. Sonradan liderlerimiz ve arkadaşlarımızla oynadığımız oyunlarla yağmurlu bir günü güzel ve eğlenceli bir şekilde heimda geçirdik. Daha sonrasında barbeküye kadar dizi izlemeye devam ettim. Bu sırada yıkanan çamaşırlarımızı da odalarımıza kurumaları için astık. Daha sonra gelen oymak arkadaşlarımla şarkılar söyleyip oyunlar oynamaya devam ettik. Daha sonrasında yediğimiz sosisler ve ettiğimiz sohbetlerle güzel bir günü geride bıraktık.

Öyküm Yıldız'20

9 Ağustos-Berlin/Siegen

Selamlar,

Berlin'den ayrılıp Siegen'a geçeceğimiz için güne erken kalkarak başladık. Eşyalarımızı birbirimizden yardım alarak toparladıktan sonra heimımızın dışındaki bahçeye çıkıp çok güzel bir kahvaltı ettik. Yolcuğumuzu yapacağımız otobüse gitmek için U-Bahna doğru yürümeye başladık. U-Bahna vardığımızda yangın çıktığını öğrendik. Bu haberden sonra otobüs durağına ilerledik, küçük aksaklıklar yaşasak da koşturarak otobüsümüze yetiştik. Yolculuğumuz yaklaşık 9 saat sürdü. Hem uyuduk hem sohbet ettik hem de gülüp eğlendik. Siegen'a vardığımızda şehrin ne kadar tatlı ve küçük bir şehir olduğunu fark ettik, kısa bir süre sonra oymak izcilerimiz Hubertus grubunun izci ailelerine dağıldılar biz de Hubertus'un Heimına yürüyüşe başladık. Heima vardığımızda hayranlıkla eşyalarımızı yerleştirdik. Toplantı odasına girdiğimizde Hubertusun bize bıraktığı sıcakkanlı bir mektupla karşılaştık. Bizi evimizdeymiş gibi hissettirmek için ellerinden geleni yapmışlardı. Uzun bir günün ardından yemeklerimizi yedik ve tulumumuza sarılarak güzel rüyalara daldık.


Melissa Özbeyler‘19


8 Ağustos-Berlin

Selamlar,

Nihayet heim daki tatlı yatakhanemizin zeminindeki yerimi alıyorum. Sezin yatağın 2.katındaki yerini almaya çalışırken Oğul uykusunda konuşuyor. Ses çıkarmadan gülmeye çalışmak çok zor.
Gözümün önünden domuz sosisleri ve turşular geçiyor. Bugün Berlin'deki son günümüzdü; yarın 04.30 da kalkıp otobüsle Siegen'a gidiyoruz.
Bu sabah etrafımda koşuşturan insanların sesiyle uyanıyorum. Saat 7.30 da duş sırası başlıyor. Ben 8.30 da çıkıyorum tulumdan,hatta 9daki kahvaltıya kadar duş bile alıyorum. Winterfell temalı toplanma salonunda kimisi uykusunu açamamış, kimisi çoktan muhabbete başlamış Sakarya kahvaltı ediyor. Sonra günün programı başlıyor.
İlk durak East Side Gallery. Bir sabah aniden ülkeyi, sokakları, evleri ikiye bölen beton duvar şimdi renkli resimler, barışı savunan sözlerle süslü. Yıllar önce aileleri ayıran duvarın çevresinde çocuklar koşuşturuyor şimdi. Biz ise klasik fotoğraflarımızı çekilip çizimleri hayranlıkla izleyerek yürüyoruz yolu.
Galeriyi bitirdikten sonra metroya atlayıp her zamanki aktarmalarımızla Bundestag'a gidiyoruz. İçine giremesek de eski parlamentonun önünde bir grup fotoğrafı çekilmeyi ihmal etmiyoruz.
Çok oyalanmadan tekrar merkeze gidip bu kez Yahudi anıtını buluyoruz. Biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmem gerekiyor, Berlin halkının üstüne oturmak için kullandığı küçüklü büyüklü betonlar haline getirilmiş gibi anıt. Buradan sonra 3 saatlik serbest zamanımız başlıyor, biz de 5 kişi biletimizi alıp Baran‘ın önerdiği Charlottenburg'u görmeye gidiyoruz(!) Bir de zamanımız kalırsa Kudamm da alışveriş yapacağız güya.
Göremiyoruz.
Aktarmayla Hauptbahnhof'a ulaşıp ordan Charlottenburg durağına gidiyoruz. Gitmesine gidiyoruz da Charlottenburg'u yerinde bulamıyoruz. İstasyonlarda baktığımız sayısız harita, sorduğumuz her insan, herkes başka bir şey söylüyor ama kimse Charlottenburg'a net bir cevap vermiyor. İstasyondan çıkıp koskoca bir kare çizip başladığımız yere geri dönünce yetişememe korkusu alıyor bizi. Neyse ki birkaç dükkan bulabileceğimiz bir caddeye geliyoruz bir şekilde, orada 1 saat kadar dolaşıp kahve içiyoruz, hop yine S-bahn'a.
Gün israfı demek istemiyorum, çünkü halimize deliler gibi gülüyoruz, ama görmüş olduğumuz tek şey metro hattı. Geri dönüp geldiğimiz hatta metro bekliyoruz, ama gelen metro hauptbahnhoftan geçmiyor. Tam o sırada yanımızdaki bir adam "Koşun koşun karşıya geliyor sizinki!"diye haykırınca paldır küldür karşı hatta geçip yakalıyoruz treni. Ama rahat yine batıyor, bu kez yolda uzaktan görüp Brandenburger Tor‘a benzettiğimiz yapı yüzünden trenden iniyoruz, istasyonun dışına çıkıp bakınca saçma sapan bir yerde indiğimizi anlıyoruz. Söylene söylene geri gidiyoruz trene, bu kez uslu uslu yapıyoruz aktarmamızı, geliyoruz buluşma noktasına. Charlottenburg‘u bulmama hikayemiz Baran‘ı eğlendiriyor, bense izcilik hayatımı sorguluyorum, cidden bu kadar kabiliyetsiz izci olur mu yahu! Oradan heim a geri dönüyoruz, malum yarın yolculuk var, akşam yemeğini evde yiyip erkenden yatacağız. Alışveriş obası olduğumuz için heim'a girip çıkmam bir oluyor, soluğu markette alıyoruz, 3 market arasında sola çeken alışveriş arabamızla İzzet önderliğinde Cielarko üyeleri alışveriş yapıyoruz, öğle yemeği seçmeye çalışırken soğuk zinciri karşısında buz tutuyoruz. Herhalde soğuktan olacak, verebileceğimiz en kötü kararı verip sosis alıyoruz. Yaklaşık 1,5 saat sonra marketi alıp heim'a getiriyoruz. Akşam yemeğinde uzun bir süreden sonra tavuklu çorba içiyoruz ve bir kez daha anlıyorum ki Sakarya gerçekten iyi yemek yapıyor! Yemeğin ardından Esra'nın doğum günü kutlanıyor :) Grubun geneli hasta olduğu için lider bu akşam da Berlin'deki son refleksiyonda bize vitamin partisi veriyor, refleksiyondan anlaşıldığı üzere ise grupça pek bir problemimiz yok. Refleksiyonda nöbob olduğumuz açıklanıyor, biz de yarının öğle yemeğini hazırlamak için mutfağa giriyoruz.
Menü uzaktan güzel görünüyor: lavaş arası üçer sosis, peynir ve turşu, vejeteryan ve vegan seçenekleri de mevcut! Ama iş hazırlamaya geldiğinde bir süre sonra kopuyoruz. Haşlanmış sosis korkunç kokuyor, Yağmur‘un midesi bulanıyor, Ali Umut turşuları lavaşa lap diye fırlatıyor, tırnaklarımın arası peynir doluyor, sarılan dürümler bozuluyor, gülmeye başlıyoruz, İzzet bize "bunlar adam olmaz, yazık kafalar da gitti"bakışı atarken mezun geliyor, Alperen bütün sosisi ağzına sokup sonra öğürerek dışarı fışkırtıyor, gülme krizi geçiriyorum, şifalı şifalı diyerek haşlanmış sosisin suyundan bir avuç içiyor, İzzet Alperen‘e somut bir iğrenmeyle bakıyor, en sonunda dürümleme işi bitiyor, işi biten hızla mutfaktan kaçıyor, üstümüze sinen ahır kokusunu çıkarmaya çalışıyoruz. Sanırım oba olarak bir süre domuz yemeyeceğiz.
Saat şu an 01.00, artık uyumam gerekiyor, yarın sabah uzun bir yol bizi bekliyor. Haydi bakalım Siegen partisi başlasın o zaman!


İpek Üstündağ‘20



7 Ağustos-Berlin

Selamlar,

Güne 00.00’da refleksiyon sonrası arkadaşlarımla kutladığım doğum günümle başladık. Üç katlı ranzalı Pfadburg odamızdaki gece uykusundan sonra Berliner Dom ve Bergama Müzesi’ni gezmek üzere yola koyulduk. Beriner Dom çok ihtişamlıydı. Bergama Müzesi’ndeki sanat eserleri de oldukça ilgi çekiciydi. Günü boş zamanımızda yanına gittiğimiz nehirde içtiğimiz meyveli kokteyllerle sonlandırdık. Doğum günüm böylece gayet güzel geçti.

Sezin Öztüfek’19

6 Ağustos-Berlin

Selamlar,

Bugün Bula sonrası ilk gezi günümüzdü. Berlin gezimize Friedrichstraße durağında bol etli bir kahvaltıyla başladık. Checkpoint Charlie ve sonrasında gezdiğimiz Judisches Museum beni oldukça etkiledi. Daha sonra Berlin’in vazgeçilmez durağı olan Brandenburger Tor’u ziyaret ettik ve tonla fotoğraf çekildik. Sonrasındaki serbest zamansa hepimiz için çok keyifli geçti. Biz boş vaktimizde Holacaust anıtını görmeyi seçtik. Ardından da tatlı yiyip günümüzü daha da keyifli kıldık. Bula sonrası gezimizin ilk günü benim için çok güzeldi. Umarım bu şekilde devam eder.

Çağla Kılıç’19

5 Ağustos-Grosszerlang/Berlin

Selamlar,

Bugün Bundeslager kamp alanından ayrılmak üzere kalan eşyaları kamyona yükledik. Hubertus‘la beraber Berlin maceramız başlıyordu. Uzun süren aktarmalardan sonra kamp alanına vardık. Fakat küçük bir sorunla karşılaştık. İki gruba aynı anda söz verildiği için bize yer kalmaması gibi bir ihtimal vardı. Böylece başka bir kamp alanına doğru yola çıktık. Kamp alanındaki göl manzarası temiz duşlar ve yanımızda kamp yapan tatlı ailelerle güzel bir gece geçirdik.

Selen Yiğitaslan‘20

4 Ağustos-Grosszerlang

Sevgili Günlük,

Bu sabah obamla birlikte erkenden güneşli bir sabaha uyandırılıp obamızın o günki görevi olan alışverişe gittik. Döndüğümüzde herkes Morgen Runde de oyun oynuyordu. Kahvaltıdan sonra Jurteyi indirmeye başladık. Bugün BuLa'daki son günümüz olduğu için her geçen saat bu kocaman kamptan bir çadır azalıyordu. Yıkılan her kothe bizlere bu güzel maceranın yavaş yavaş son bulduğunu hatırlatıyordu. Artık son şansları olduğunu bilen herkes etrafta fular değiştirmeye çalışarak dolanıyordu. Hava yavaş yavaş kararmaya başladığında akşam yemeğini yiyip kamp ateşi programını izlemek için grupça sahneye gittik. Güzel şarkıların ve yanan mumların ardından devasa kamp ateşinin olduğu alana gittik. Hayatımızda gördüğümüz en büyük kamp ateşi içimizi ısıtmakla kalmıyor aynı zamanda da hiçbirimiz şikayetçi olmasak da yüzlerimizin yanmasına sebep oluyordu. Kamp ateşi son bulunca " BuLa" maceramızın da bittiğini fark ettik. İsteyenler son gecelerini kafelerde takılarak, isteyenler de uyuyarak geçirdi. Yarın uzun bir yolculuğa çıkacağımız için erkenden kothesine giren insanlardan biri de bendim. Güzel bir yolculuk olması dileğiyle...


İlay Altınelli'20

3 Ağustos-Grosszerlang

Sevgili günlük,

Güzel bir uykunun ardından yeni bir güne başladık. İçimde hafif bir üzüntü vardı çünkü Bula'nın neredeyse sonuna gelmiştik. Sabah her zamanki gibi Hubertus'un ve Bula ekibinin bizim için hazırladığı birbirinden eğlenceli aktiviteleri tamamladıktan sonra sonunda beklenen an geldi çattı! Grupça göle gidecektik. Hazırlanma faslının ardından kendimizi gölün serin sularına bıraktık. Hep beraber eğlenip, yüzüp, eğlenceli oyunlar oynadık. Maalesef bazı arkadaşlarımız bize katılamadılar. Onlar yerine de suyun tadını çıkardık. Eğlenceli saatlerin ardından dönüp akşam yemeğimizi yedik. Son Jurtenabend'da eğlencenin dibine vurduk ve uyumaya artık hazırdık. Kenarda kotheyle bir olarak uyandım.

Baki Berkay Uzel‘20

2 Ağustos-Raus/Grosszerlang

Selamlar,

2 Ağustos 00.00’da arkadaşlarımızla doğum günümüzü kutladık. Ateş başında uzun uzadıya sohbet ederek gecemizi sonlandırıp kothelerimize uyumaya gittik. Sabah ise güzel bir kahvaltı edip yürüyüşümüzün ikinci gününe başladık. Ormanlar ve patikalar eşliğinde güle oynaya güzel bir yolculuğu tamamladık. Kamp alanımıza vardık. Kampta Sakarya İzci Grubu olarak katılacağımız Bula Müzik Yarışması’nda söyleyeceğimiz 99 Luftballoons ve Ben Böyleyim şarkılarına çalıştık. Ön elemeleri geçerek 9 grupta ilk üçe girdik ve yarışmaya çıkmaya hak kazandık. Yarışmada sona kalan 4 gruptan ikinci olup bir başarı kazandık. Gece ise kardeş izci grubumuzdan bizle aynı gün doğum günü olan arkadaşımız Billy Joe ile pasta kesip doğum günümüzü kutladık. Bizim için güzel bir doğum günü gerçekleşti.

Meltem & Selin Akmen’19

1 Ağustos-Rheinsberg (Raustag)

Sevgili Günlük,

Hike sabahı kalktığımızda hava yağmurluydu. Kahvaltı sırasında kesilmeyen yağmurun hike başlamadan duracağını önceki yağmurlardan tahmin etmiştik. Kahvaltıdan sonra kamp çantalarımızı topladık ve bir önceki gün seçtiğimiz kamp rotası için yola çıktık. Otobüse binip Großzerlang’ın hemen yanındaki şehir olan Rheinsberg’e gittik. Otobüsten indikten sonra buluşma saati belirleyip oba oba gezmeye başladık. Nehrin yanındaki sarayı gezip şehri keşfettik. Saat 4’te buluşmadan önce yemeğimizi yedik . Yemekten sonra buluşma saatine daha çok vardı . Oba olarak bir yerde oturmaya karar verince yakındaki bir dondurmacıya gittik . Dondurmayı o an yapan ilginç bir makineleri vardı. Seçtiğimiz meyveleri ve bir kalıp dondurmayı makinenin içine atıyordu ve makine onu karıştıyodu. Herkes dondurmasını yedikten sonra belirlediğimiz yerde buluştuk. Obalar arasında 15 dakika olacak şekilde kalacağımız yere doğru yola çıktık ama yolun üstündeki böceklerden henüz haberimiz yoktu. Yaklaşık 6 km lik yolu yarıladıktan sonra orman yolunda su içmek için mola vermiştik. İşte o anda fark ettik sivrisinekleri. Öyle bi ısırıyorlardı ki kaşınan yara yanıyordu ve acıyodu . En sonunda hızlıca yürüyüp kamp alanına ulaştık. Kamp yapmak için doğru alanı seçtiğimizde her yerimiz sivrisinek ısırıklarıyla doluydu. Çantamızdaki kohteleri çıkardık ve kein bein yapmak için ağaç seçtik. Her obanın kalabileceği şekilde 5 tane ağaç bulunduğunda yağmur tekrar bağlamıştı. Hızlı bir şekilde kohteyi kurduğumuzda akşam yemeği yapılmaya başlanmıştı bile. Yemekte makarna yapıldıktan sonra şarkı yarışması için hazırlanan iki şarkımızı ezberlemek için şarkı söylemeye başladık . Birkaç başarısız denemeden sonra en sonunda herkes şarkılarını ezberlemişti . Bir sonraki gün erken kalkacağımızı bilerek azıcık ıslak biraz da sıkışık bir şekilde uyuduk.

Naz Küçükdağılkan’20

31 Temmuz-Grosszerlang

Sevgili Günlük,

Gün yağmurlu başlasa da çok enerjik bir şekilde uyandım. Morgenrunde’de güzel bir şarkı söyledikten sonra obamla beraber kahvaltı ettim. Karnımı bir güzel doyurduktan sonra Bula ekibinin bizim için hazırladığı Pfadilauf’u oynadık. Kamp alanına geldiğimizde hepimizi şarkı yarışmasının heyecanı sardı. Şarkı söylerken dünyanın dört bir ucundan gelen izcilerin hep beraber fotoğraf çekileceğini öğrendim. Kendi ülkemi temsil etmek için bayrağımızı alıp İpek, Alp ve Cansu’yla fotoğraf çekimine gittik. Geldiğimizde şarkı provasına devam ettik. Son olarak Jurtenabend’de Almanlara özgü meyveli, fındıklı çay içip şarkı söyledik. Ertesi gün Fahrt’a çıkacağımız için erkenden yattık.

Ata Onur Turhan’20

30 Temmuz-Grosszerlang

Selamlar,

Bugün bütün Sakarya’nın uzun zamandır heyecanla beklediği, aylarca plan ve hazırlık yaptığı Türkischer Abend günüydü. Sabah bütün izciler Alman liderimiz Calimero’nun ‘’Guten Morgen’’larına uyandık. Morgenrunde’de herkesin iyice ayılabilmesi için oyunlar oynadıktan sonra obalarımızla birlikte kahvaltıya oturduk. Kahvaltıda her sabah Hubertus’tan izciler her bir Sakarya obasında eşlik ediyordu. Biz de küçük izciler Findus ve Skywalker’la kahvaltı ettikten sonra Türkischer Abend için hazırlıklarımıza başladık. Bu gece biz Sakarya için önemliydi. Bütün günümüz hazırlık yaparak geçti. Ben ve arkadaşım Eren kafeye asacağımız pankartları ve broşürleri hazırladık. Herkes bir işin ucundan tutmuştu. Yemekler, danslar ve tatlılar için hazırlıklar devam ediyordu. Broşürlerimizi tamamlayınca küçük gruplar halinde kamptaki diğer izcileri de gecemize davet etmek üzere kampa dağıldık. Elimizde broşürlerle yanlarına gittiğimiz insanların cana yakınlığı bizi çok etkiledi. İzciliğin millet tanımamasının iletişimi ve kaynaşmayı arttırdığını bir kere daha fark ettik. Akşam yemeğinden sonra bizim için ayrılan kafeye gidip hazırlıklarımıza başladık. Gece başladığında ilgi büyüktü. Türkiye üzerine bir quiz olduğunu duyunda insanlar daha çok gelmeye başladı. Quize katılmak i
steyenlerin isimlerini yazmak benim görevimdi ve bunu yapabilmek için bir sürü yeni insanla tanışmam ve onları ikna etmem gerekti. Quiz başladığında misafirlerimizin çok eğlendiği belliydi. Aynı şekilde Türk kahvesine ve fala olan ilgi de büyüktü. Ben o tarafla ilgilenememiş olsam da takının ve kınanın da ilgi gördüğünü fark ettim. Yemekler ve tatlılar zaten sevilmişti. Geceyi Türkçe şarkılar söyleyerek sonlandırdık. Tapps’ı söyledikten sonra da uyuduk.

Beren Güler'20

29 Temmuz-Grosszerlang

Sevgili günlük,

Bugün Hubertus kardeş izci grubuyla birlikte ettiğimiz güzel bir kahvaltıdan sonra Eurosports denilen bir aktiviteye katıldık. Bu aktivite için Hubertus'la beraber iki grup oluşturduk ve çeşitli oyunları oynadık. Bu olimpiyat benzeri oyunda bütün gruplar arasında beşinci olduk. Daha sonra kamp alanında yediğimiz güzel yemeklerden sonra akşam yapılacak pijama partisine hazırlandık. Pijama partisi için bizim alt grubumuzun kafesinde yakılan kocaman ateşin etrafında bildiğimiz şarkılara eşlik ederek keyifli bir şekilde günü sonlandırdık. 

Haktan Can Akın'20


28 Temmuz-Grosszerlang

Selamlar,

Bugün kocaman bir kadın kostümüne girdim. Yüzüm göbeğime kollarımsa belime kaydı. Ellerim ve kafam da şapka oldu. Bana aşık olan bir adam tarafından kovalandım. İlk başta biraz cilve yapsam da sonradan işleri tatlıya bağladık J. Kısacası ‘Aşuk ile Maşuk’ oynadık. Oynamamızın amacı da Internationaler Abend’de Türkiye’den ilginç ve eğlenceli bir şeyler göstermek istememizdi. Bana sorarsanız da amacımıza ulaştık. Gösteri bittikten sonra da bizim standları dolaşmaya karar verdim. Almanların ve kampta bulunan diğer milletlerin Türk kahvesine, fala ve boncuğa olan ilgileri beni epey bir şaşırttı. Gecenin en eğlenceli kısmıysa kapanış töreninden sonra dağıtılan meşalelerle yaptığımız hareketlerdi.

Mehmet Mert Özdemir’19

27 Temmuz-Grosszerlang

Selamlar,

Kurulum yaptığımız ilk akşamdan sonra ilk sabahımıza uyandık. Kahvaltı ettikten ve önceki akşamdan kalan birkaç işi hallettikten sonra o gün Bula’nın açılış gösterisinin olduğunu öğrendik. Liderler Baki ile bana bu gösteride Türkiye’yi temsil etme görevi verdi. Bu görev ise değişik ülkelerden gelen izcilerin sahneye çıkıp kendi dillerinde ‘’Merhaba! Haydi Estonteco’yu yaratalım!’’ demesiydi. Bu sırada da bu ülkelerin bayrakları göndere çekiliyordu. Bu gösteri sırasında başka ülkelerden gelen birçok izci ile tanıştım ve bu benim için çok heyecan vericiydi. Aynı günün akşamı kardeş izci grubumuz Hubertus ile birlikte Jurtenabend’de şarkılar söyledik. Birlikte çok keyifli vakit geçirdik. Günün sonunda yorgun ama mutluyduk.

Esra Güney’19

26 Temmuz-Grosszerlang

Sevgili günlük,

Bugün BuLa`nın ilk günüydü. Saat 5`te uyanıp Sabiha Gökçen’e gittim. Orada diğer izcilerle buluşup Berlin uçağına bindik. Berlin’de bir otobüse binip Berlin Hauptbahnhof istasyonuna gidip Atatürk Havalimanından gelen insanlarla buluştuk. Orada trenimizi beklerken hem Alman hem de Malezyalı izcilerle tanıştım. Bir de annemi aramak için SIM kart aldım. Daha sonra trene bindik. Tren iki katlıydı ve trende yemek yedik. Daha sonra aktarma yapıp başka bir trene ve otobüse bindik. Otobüs bizi beş gibi kamp alanına getirdikten sonra kardeş grubumuz olan Hubertus’u bekledik. Onlar da tüm malzemelerle geldikten sonra kuruluma başladık. Sekiz saat sonra yani bir gibi kurulumun çoğunu tamamlamıştık. O yüzden kahvaltı edip yattık.

Alp Berkman’18