Budapeşte’nin elini vermesiyle 8 saatlik yolumuzun sonucunda amacımıza ulaştık. Şehrin içinde ilk gözümüze çarpan, insanların ve düzenin Türkiye’ye benzemesi oldu. Tarihte sürekli etkileşide olan bu iki kültür bunu gerektirirdi zaten.
Bugün kalacağımız yere uğramadan gezimize başladık, e tabi yol yorgunluğu kendini göstermeden edemiyordu.
Şehrin Peşte kısmını geziyorduk. 35. Beraber gün, herkesin biraz daha kalitesiz, ama daha fazla gülünen espriler yapmasını sağlıyordu. Sanırım bu 38 günü çok özleyeceğiz. Dünyanın ilk metrosunun bu şehirde olması da cabasıydı. İlk metronun tarihini anlatan ve ilk metro aracını gösteren müzeye giriş biletinin aynı zamanda normal metrolarda kullanılabiliyor olması geri dönüşüm ve çevremiz için çok yararlı bir fikir.
Geri dönüşümümüze 4 gün kaldı bu arada…
Gün içinde en çok sinirlendiğim şey, grubun yarısının yapılan bir espri sonucu Macar para biriminin ‘Salamı’ olduğunu sanmış olmalarıydı. Yorgunluğa verdim veriştirdim. Olacak iş değil.
Para birimi Forint Macaristan’ın ve fiyatlardaki etiketlerden 2 adet 0 çıkarıp biraz azaltarak Türk Lirası karşılığını ediniyoruz. Ne kadar azaltacağımız o anki psikolojimize bağlı. Fiyatlar Avrupa'ya göre ucuz olmasına rağmen Turistik ıvır zıvılar çok pahalı ve 'Senin için şu kadar abi'ciler var.
Akşam yemeği için IKEA'da İsveç köftesi yemeyi tercih ettik. Bir İsveç kalmıştı uğranmadık, IKEA aynı IKEA, bıraktığımız gibi. Ama köfte yanına reçel verdiler, beğenmedik. Tatlıyı yemekten sonra yemeyi öğrenmemiş sayın Avrupalı dostlar, hep bir acele hep bir aradan çıksıncılık...
Yemekten sonra dünyadaki tek, üzerinde 'Sakarya İzci Grubu' yazan otobüsle izci evine doğru yola koyulduk. İstanbul'u aratmayan trafiğimiz sağoldu.
Yurda yerleştik ve izciler yorgunluktan çabucak uykuya daldı. Ben de şimdi yatmaya gidiyorum.
Görüşmek üzere
Çağlar İçer
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder