5 Ağustos 2013 Pazartesi

29 Temmuz- Bundeslager

Fahrtın ikinci gününden herkese merhabalar,

Önceki günki yürüyüş ve havuz sefasının ardından yağmur sesleriyle Fahrtın ikinci gününe uyandık.
Yanımızda kahvaltılık malzemelerimiz olmasına rağmen hepimiz çevredeki markete uğramayı tercih ettik. Ayrıca dönüşte buluşacağımız kampın yakınlarındaki gölün kenarında atıştırmak için birkaç abur cubur da yanımıza almayı ihmal etmedik. Kahvaltının ardından yaklaşık 3-4 saat sürecek bir yürüyüşe başladık. 3 saatin ardından otobana çıktığımızda 2 kilometre sürecek bir yol için otostop çekmeyi denedik. Bir düzine araba yanımızdan geçip bizi umursamayınca göle kadar yürüdük. Gölün kenarına vardığımzda insanlar matların üstüne uzanmış abur cubur yiyip, gülüp eğleniyorlardı. 2 saat gölün kenarında dinlendikten sonra kampa giriş yaptık.

Kampta işler yine bizi bekliyordu. Herkes görevine dağılıp bitirdikten sonra akşamki Fahrt dönüşü kutlama programına başladık. Her oba kendi hazırladığı skeçleri sundu ve her oba açısından Fahrtın nasıl geçtiğini gösterdi. Programdan sonra kalan zamanda kampın içindeki kafeleri dolaşıp yorgunluk nedir bilmeden eğlenmeye devam ettik.


Zeynep Nuhoğlu GSL’46

28 Temmuz- Bundeslager

Kamp dışı gezimizin ilk gününden herkese merhabalar,

Bugün yine kampta hergün olduğu gibi erkenden kalktık ve kahvaltımızı ettik. Hızlı bir kahvaltının ardından, bir gecesini kamp dışında geçireceğimiz Fahrt’a (gezi) hazırlandık. Fahrtta yiyeceğimiz yemekleri hazırlamamız için Hubertus bize daha önce görmediğimiz bir mini ocak-tencere seti verdi. Bunları da çantamıza koyduktan sonra obalar on beşer dakika ara ile yola çıktı. İki günlük rotamız kamp alanından başlayıp bir köye gidiş ve başka bir yolla yine kampa dönüştü.
İzcilerimiz havuz başında
Ormanı geçmemiz yaklaşık 2.5 saat sürdü. Yol üstünde öğle yemeği olarak sabah hazırladığımız sandiviçleri yedik. Geziye başlamadan önce köyde bir havuz olduğunu öğrenmiş ve planımızı buna göre yapmıştık. Saat 2 gibi bütün obalarla havuzda buluştuk ve günün yorgunluğunu havuzda serinleyerek giderdik. Bir süre yüzdükten ve atlama kulesinden atladıktan sonra havuzun kafesinde oturduk. Bu arada acıkan arkadaşlarımız bir şeyler atıştırırken bazılarımız da voleybol oynadı. Bir süre daha oturup sohbet ettikten sonra kampta bulamadığımız bir duş ortamında sıcak bir duş keyfi yaptık. Hepimiz kuruduktan sonra geceyi nerede geçireceğimizi düşünmeye başladık. İlk olarak hep beraber ormanda yanımıza aldığımız çadırlarda kalmayı düşündük, ancak ormanda ateş yakmanın yasak olduğunu öğrenince köyde kalmaya karar verdik. Kafede çalışan bir Alman bize köyde bir parkın içinde çardakta kalabileceğimizi söyledi. Havuzdan yaklaşık 5 dakikalık bir yürüyüşle geceyi geçireceğimiz yere geldik. Çardağı bizden önce gelen Alman izciler kapmıştı. Biz de çardağın tam karşısında kalan, üstü kapalı eski bir sahneye yerleştik. Daha sonra çevredeki evlerden çay ve su alıp akşam yemeğimizi pişirmeye başladık. Yemekte makarna ve patates püresi topları vardı. Yemeği yedikten sonra etraftaki evlerden topladığımız çayları yaptık ve yatana kadar çaylar eşliğinde sohbet ettik.

Geceyi geçirdiğimiz sahne önünde izciler

Deniz Önder’16

27 Temmuz- Bundeslager

Herkese merhabalar,

Kampta geçirdiğimiz iki yorucu günden sonra bizi bir yorucu gün daha bekliyordu. Bugün “Internationaler Abend (Uluslararası Akşam)”ın gerçekleşeceği gündü. Ancak akşama kadar yapılacak başka işler de vardı. Bunlardan biri de teması sirk olan altkampımızda açılacak panayır için yapılması gereken tesisleri kurmaktı. Yapmamız gereken bir salıncak, bir balon dartı, bir de teneke kutu devirme tesisi vardı. Salıncak kurulması güç gerektiren bir tesis olduğu için salıncağı erkeklerin kurmasına karar verildi. Biz de odunlarımızı alıp salıncağı kurmaya başladık. Yaptığımız kapıdan sonra işimizi bu sefer garantiye aldık. Biz salıncağı kurarken grupbaşımız Berksoy Bilgin abimiz ve mezun izcilerimizden Ulaş Abi ve Ayşe Abla kampımızı ziyarete geldiler. En son Berkoy Abi ve Ulaş Abinin de yardımlarıyla salıncağı kurmayı bitirdik. Kampın teknik ekibi de gelip kontrolünü yaptı ve salıncağımıza onay verdi.
Bundeslager 2013'te izcilerimiz
Bu sırada akşam olmuştu ve biz de son hazırlıklarımız yapıp “Internationaler Abend”daki yerimizi aldık. Bu akşamın benim için başka bir anlamı daha vardı, çünkü ben de “Külhanbeyi” kılığına girecektim. Bizimkiler kılığımı beğendi, ancak yabancıların bana bakışları biraz korkmuş gibiydi. Yine de benim oradaki varlığım iyi olmuş gibiydi. Benim dışımda bir de Nasreddin Hoca ve eşeği vardı. Tabii ki onlar daha fazla ilgi çektiler ve beğenildiler. En sonunda insanlar azalmaya başladılar ve akşam bitmiş oldu. Biz de eşyalarımızı toplayıp kamp alanımıza döndük. Bir günün daha sonuna gelmiştik.
Uluslararası Akşam açılışı
Görüşmek üzere


Hira Yiğit Demirkol ‘14

26 Temmuz- Bundeslager


Kamptan selamlar herkese,

Henüz önceki gün varmış olmanın verdiği yorgunluğun ve sıcağın omuzlarımıza bindirdiği rehavete rağmen sabahın ilk saatlerinde odunlarımızı kaptığımız gibi tesis yapımına geçtik. Erkekler üç metrelik odunları birbirine bağlayadursun, kızlar da otuz gömleğe otuz tane armayı dikmekle meşguldü, mağlum annelerimizin yokluğunda. Bu manzara bana bir Viking köyünü anımsattı. Öğlene doğru dörder odundan oluşturduğumuz iki kule ve üzerlerine çektiğimiz bayraklar kampımız için bir kapı görevi görüyordu. Gelgelelim, mükemmeliyetçiliği ile tanıdığımız kampın teknik ekibi bu tesisi ziyaret etmeye geldiğinde yeterince sağlam olmadığına karar verdi ve acımasızca yıktı. İstediğimizde onlardan ipuçları ve malzemeler (benzinle çalışan yer delici matkap) alabileceğimizi de eklediler.

Saat 2 sularında altkampımız HUÄRÜÜ’nün açılışı vardı. Bavyeralı izcilerin çoğunluğu oluşturduğu bu alt kampın konsepti bir sirki andırıyor. Etrafta palyaçolar, jonklörler, şaklabanlar görmek mümkün. Sirkimizi açtıktan yarım saat sonra bayraklarımızı aldık, gömlek ve pantolonlarımızı giydik ve neşeli bir şekilde diğer gruplarla beraber yürümeye başladık. Doğrusu, tüm gözler üzerimizdeydi.
İzcilerimiz altkamp açılışında
Açılış tam anlamıyla bir şölendi. İlk önce 10. BuLa kutlandı. Bu kamp ayrıca önem teşkil ediyor, çünkü Immenhausen kenti Alman izci birliği BdP’nin merkezi aynı zamanda. Bu nokta da vurgulandıktan sonra yabancı izci grupları selamlandı. Akabinde orkestranın müziği eşliğinde altkamplar tek tek sunuldu. Herkesin sunumu enfesti. Immenhausen belediye başkanının konuşmasından sonra da geri sayımla birlikte BuLa 2013 Weitwinkel kampı başlamış oldu.
Resmi kamp açılışı
Harikulade arkadaşlıklar ve muazzam deneyimler bizleri bekliyor. Öpüyoruz hepinizi.


Giray Özşeker ‘13

25 Temmuz- Bundeslager

Öncelikle herkese BuLa’dan kucak dolusu sevgiler,

Bizi 3 gündür evlerinde ağırlayan ev sahipleriyle son kahvaltımızı yaptık ve son temizliklerimizi de hallettikten sonra otobüse doğru yola çıktık. Otobüse vardığımızda bizi Wiesbaden’da misafir eden Steinadler izci grubuna teşekkür ederek hediyelerimizi verdik ve onlarla vedalaştıktan sonra Sakarya İzci Grubu’nun yedinci kez katılacağı ve birçoğumuzun hayallerini süsleyen Bundeslager’e gitmek amacıyla otobüsümüze yerleştik.

Yaklaşık olarak 3 saat süren yolculuğun ardından BuLa’nın gerçekleşeceği yer olan Immenhausen’a vardık. Buranın doğası muhteşemdi. Herkes daha kurulum aşamasındaydı, biz de eşyalarımızı otobüsten indirerek kendi alt kampımızda kuruluma başladık. Kurulum ne kadar yorucu olsa da mutluyduk...

Hubertus ile beraber kullandığımız Jurte tipi çadırlar

Barış Kitay’13

24 Temmuz- Wiesbaden

Merhabalar,

Wiesbaden’da bugün 2. Günümüz. Bugünün planında Frankfurt’u gezmek vardı. Sabah kalktığımızda öncelikle hepimiz birer duş aldık. Kahvaltı için aşağı indiğimizde karşımızda mükemmel bir masa vardı. Şu ana kadar yaptığımız en iyi ve en zengin ve en muazzam ve en büyüleyici... sanırım masayı övmeyi bitiremeyeceğim. Masada kısaca yok yoktu. Daha sonra buluşma saatini yanlış bildiğimizi öğrenip aceleyle evden çıktık.

İstasyona vardığımızda Steinadler’den iki kişinin bizi beklediğini gördük. Grup çoktan gitmişti. Bizim gibi geç kalan Hakan’ların da bize katılmasıyla yola çıktık. Frankfurt’ta grupla buluşup Main Tower’ın terasından manzarayı seyrettik. Bütün Frankfurt ayaklarımızın altındaydı. Bir sürü fotoğraf çektirdikten sonra aşağı indik. Main kıyısına kadar şehrin içinden yürüdük. Kıyıya vardığımızda yanımızda getirdiğimiz pretzelleri ve peynirleri yemeğe başladık.

Yemekten sonra ise Frankfurter Dom’a gittik. Yeni gotiğin önemli eserlerinden biri olan bu katolik kilisesi gerçekten etkileyiciydi. Burayı da gezdikten sonra alışveriş merkezine gidip yarım saat etrafta gezindik. Yarım saat sonra ise herkesin buluşma yerine gelmesiyle trene doğru yola çıktık.

Tren yolculuğunun ardından Wiesbaden’a vardık. Yarın kamp olması sebebiyle hazırlık yapmamız gerektiğine karar verdik ve eve döndük. Eve girdiğimizde odamıza çıktık ve eşyaları bırakıp biraz soluklandıktan sonra yemeğe indik. Yemek her zamanki gibi muhteşemdi ve hepimiz yine tıka basa doyduk. Yemekten sonra çoktan yıkadığımız kurumuş çamaşırlarımızı alıp odamıza çıktık.

Çanta hazırlama işine girmeden evinde kaldığımız Holger ile beraber biraz internette takıldık. Daha sonra kamp hazırlıklarımızı yapmak üzere odamıza çekildik. Yarın uzun bir kampın başlangıcı bizi bekliyor bu yüzden şimdi hazırlanmalıyız.

Wiesbaden’dan sevgiler

Uygar Tarakcı’14 

23 Temmuz- Wiesbaden

Wiesbaden’dan selamlar,

Kaldığımız evin rahatlığıyla 2 haftadır uyuduğumuz en iyi uykudan uyandım bugüne. Uyanır uyanmaz sırayla duşlarımızı alıp kahvaltıya indik (Sırayla duşa girmemiz biraz vakit aldı, evde 6 kişi (Burak, İlayda, Kaan, Uygar, Zeynep ve ben) kaldığımızı da düşünürsek J ).  Kahvaltı, kendi adıma konuşmam gerekirse, uzun zamandır gördüğüm en lezzetli kahvaltılardan biriydi (Tabii bunda 2 haftadır yollarda olmamızın da bir etkisi olabilir). Adeta krallara layık bir kahvaltıydı. Kahvaltıdan sonra buluşma alanına doğru yola çıktık.
Buluşma yerine geldiğimizde diğer arkadaşlarımızla kaldığımız aileler hakkında konuştuk. Her ev birbirinden güzel, her aile birbirinden misafirperverdi. Konuşmalarımız biterken akşamki rahat uykunun ve sabahki mükemmel kahvaltının verdiği enerjiyle günün programına geçtik. Bugünün programı Kazakistan’dan gelen bir izci grubuyla tanışmamızla başladı. Ardından Wiesbaden’ın yeşil yüzünde kısa bir yürüyüşle şehrin küçük ama sevimli merkezine ulaştık. Burada merkezi kadar küçük olan bu sıcak şehri turlamak için bir tur trenine bindik. Bu yolculuk sırasında herkes şehrin tarihi ve eşsiz yapısıyla büyülendi. Buradaki ilk durağımız Wiesbaden’ın Rus Ortodoks Kilisesi’ydi. Ormanın ortasında tipik bir Ortodoks kilisesiydi. Sonrasında 
turumuzu tamamlamak üzere trenimize tekrar bindik.

Turumuzu tamamladıktan sonra parkta öğlen yemeği yedik. Yemekte Alman arkadaşlarımızın hazırladığı nefis makarna salatası vardı. Yemeklerimizi bitirip programa Kazak arkadaşlarımızla oluşturduğumuz gruplarla şehirde küçük bir Stadt-Rally’ye geçtik. Bizim grup Büşra, Şimal, ben ve 2 Kazak izciden oluşuyordu. İlk başlarda iletişim kurmakta zorlansak da, tur ilerledikçe sohbet etmeye başladık. Şehri daha iyi tanıdığımız bu iki saatin sonunda parkta buluşup dağıldık. Bizim ev ahalisi, Batuhan, Umut ve Pablo olarak akşam yemeği için parkta mangal yapmaya karar verdik. Mangalı hazırlayıp yemeklerimizi yedikten sonra evlere dağıldık. Eve geldiğimizde hepimiz günün yorgunluğuyla yataklarımızın yolunu tuttuk. Bu güzel şehirde geçirebileceğimiz en güzel günlerden birini de bu şekilde sonlandırmış olduk.

Görüşmek üzere,
Uğur Ekmen’15