Grüssgott,
Bugün Almanya’nın en güzel eyaletlerinden biri olan
Bavyera’nın başkenti olan Münih’teydik. Dün başlayan bu gezimize Ottobrunn Saint
Georg izcilerinin güzel izci evinde uyanarak başladık. Uzun süren bir uyanma
faslından sonra yüzümü yıkayıp alt kata indim ve kahvaltı hazırlıklarında
nöbetçi obaya az da olsa yardım ettim. Baget ekmeklerin arasına koyacağımız
salam ve peynir türleri ile klasik bir Bundeslager kahvaltısı bizleri
bekliyordu.
Günün programı ile ilgili tam olarak bilgiye sahip olamamıza
rağmen gezideki en sevdiğim şehir olan Münih’i görme şansımız olacağından çok mutluydum.
Kahvaltıyı bitirdikten sonra atıştırmaya başlayan yağmur ve gideceğimiz yerin
uzak olması bizim toplu taşıma yerine kendi otobüsümüzü kullanmamıza neden
oldu. Otobüs yükleme ekibi olarak otobüsü yüklemeden yola çıkmanın keyfini
sürecektik ve bu da bizi mutlu etmişti. Yolda kısa bir süre arkadaşlarımla
muhabbet ettikten sonra uykuya daldım.
Münih trafiğinde ilerlerken tekrar uyandım ve yanımda daha
önce de ziyaret ettiğim BMW müzesini görmek beni sevindirdi. Yanında yükselen
olimpiyat kulesi , olimpiyat stadı ,eşsiz mimarisiyle BMW dünyası ve BMW’nin
merkez binası olan asma bina etrafımızı çevreliyordu. Yağmur bu sırada
şiddetini arttırmıştı ve biz de otobüsümüzü nereye park edeceğimizi öğrenmek
için Melike Abla ile inip bir görevliye danıştık. En uygun park yeri olimpiyat
parkındaki park yeri görünüyordu. Herkes otobüsten hızlı bir şekilde indikten
sonra otobüsü park alanına şoförümüz Yüksel Abi ile götürdük.
BMW Müzesine
gidebilmek için olimpiyat parkının içinden geçmemiz gerekiyordu. İçinde
yürürken burada spora ne kadar değer verildiğini bir kez daha görmüş oldum.
1972 olimpiyatlarına ev sahipliği yapan Münih’te tüm olimpik tesisler
korunmuştu ve halen kullanımdaydı. Geçen yaz ziyaret ettiğim Atina’daki olimpik
tesislerle kıyasladığımda aralarındaki farkı görebiliyordum.
İzcilerimiz olimpiyat köyünde |
BMW müzesine girmeyip BMW dünyasını gezdikten sonra 2. Dünya
Savaşı’nda kullanılmış olan bir toplama kampı olan Dachau’yu ziyaret etmek
üzere yola çıktık. Dachau’ya vardığımızda yağış iyice artmıştı ve hepimiz biraz
ıslanmıştık. Müze’nin girişinde yer alan “Arbeit macht frei(çalışmak
özgürleştirir)” tabelası hepimize tanıdık gelmişti. Mahkumların çalışma hırsını
arttıran bu yazı ise aslında gerçeklik ifade etmiyordu. Çünkü oraya gelen
mahkumların çoğu oradaki kötü koşullar nedeniyle hayatını kaybetmişti. Müzenin
içinde yazanlara göre ise içeride sadece dinleri, ırkları, cinsel tercihleri
veya hastalıkları nedeniyle bir çok insan ölüme zorlanmıştı.
Bu insanlık dışı olaylar hakkında bilgilendikten sonra o
insanların kaldığı koğuşların örneklerini ziyaret ettik ve yaşam koşullarının
ne kadar kötü olduğuna bir kez daha tanık olduk. Gittikçe kötüleşen hava
koşulları bizim onları daha iyi anlamamızda bize yardımcı oluyordu. Bu nedenle
bir an önce ısınmak için izci evine doğru yola çıktık.
Akşam yemeğinde bamya ve etli pilav vardı. Eve yaklaştıkça
İzzet Abimizin yardımıyla ev yemeği yediğimiz öğün sayısında artış başlamıştı.
Gece interrail sırasında bizi ziyarete gelen eski mezunlarımızdan Utku Evci
neşemize neşe kattı. Hep beraber şarkı söyledik.Bugün kanepede yatabileceğimi
umuyorum.
Herkese iyi geceler,
Kaan Çetin ‘16
Canim oglum seni cok özledim gelin artik:-)) Sevgiler Hülya Cetin
YanıtlaSil